28 Eylül 2012 Cuma

Zenne, Ahmet, Türkiye ve ben..

...ve mavi kelebek uçaaaaar gider!
Dün akşam Zenne'yi seyrettim..Hem de salya sümük..Hüngür hüngür...

dayanamadım, 26 yaşında gencecik bir çocuğun başına ne geleceğini bile bile, ailesine karşı dürüst olup rahat nefes alabilmek, özgür kalabilmek arzusuyla sırf cinsel tercihini babasına açıkladı diye, kalleşçe vurulmasını bir daha hatırlamaya dayanamadım. Oturdum hüngür hüngür ağladım.

yabancı basında da büyük yer bulmuştu Ahmet'in ölümü.. Namus cinayetlerinin ilk gay kurbanı diye..Türkiye'nin hala modern ve geleneksel arasında nasıl gidip geldiğinden, AB üyesi olmaya çalışırken hala namus cinayetlerinin büyük bir problem olduğundan dem vurulan gazete yazılarında bu tip olgulara oldukça "weird", tuhaf bakan Batı'ya hak veriyorum. İnsan haklarına saygı gösterilmeyen bir ülkede, insanın konuşma hakkının olmadığı bir ülkede, cinsel tercih hakkı olması na mümkün!
Can ve Ahmet, Can sahneye çıkmadan önce kuliste..
Dün oturdum Zenne'yi seyrettim..ağlaya ağlaya..

Türkiye'de resmi kayıtlara geçen ilk gay namus cinayetine kurban gitti Ahmet Yıldız... gencecik, tam da mutlu olmaya yakınken..tam da paylaşmaya karar vermişken kendini, kimliğini..babasıyla, ailesiyle, canlarından bir parça olduklarıyla..

2008'e geri döndüm Zenne'yi izlerken..içim sızladı..neden, nasıl diye?! bir türlü anlam yükleyemedim yine yapılanlara..nasıl bir mentalitedir bir anneyi, bir babayı o ruh haline itebilen? nasıl bir duygu vardır ki dünya üzerinde annelikten babalıktan daha yüce? tek gerçek değil midir o bağ aslında, en samimi en içten olan değil midir? nasıl "namus" gibi sonradan türetilen bir kavram bunların önüne geçebilir? toplumsal bir inşaadan başka birşey değil midir "namus"? en "namuslu" geçinenler değil midir asıl "namussuzlar"?

bir de nedir bu "namus"u bu kadar önemli kılan Türkiye'de? din mi? aile kavramı mı? neresinde bunun aile gerçeği? neresinde bunun müslümanlık? adam öldürmek namus uğruna olursa caiz mi?

Bir tarafta Can'ı her ne olursa olsun bağrına basan, hala parmaklarını öpen ona sarılıp yatan annesi, öteki tarafta Ahmet'i onu seven babasına vurdurtan "ana" denilemeyecek bir figür.. Oturdum bu ikileme ağladım.

Dün oturdum Zenne'yi izledim..düşüne düşüne..öfkelene öfkelene.. 

Ahmet'in ailesine öfkelendim.. Ahmet'i öldürdükleri için, sadece silahla değil, verdikleri huzursuzlukla, ruhunu sıkıştırmakla, korkutmakla, özgürlüğünü kısıtlamakla, dayakla, onun içindeki çocuğu yaşatmadıkları için öfkelendim.
Topluma öfkelendim.. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da duyarsız oldukları için, bu tip bir durumu içselleştirdikleri için, hala bu aileyi haklı bulan kesimler olabildiği için, tutucu ve örümcek kafalı düşünceleri kafasından atamayan kesimlerle dolu olduğu için öfkelendim.
Devlete, emniyete öfkelendim.."Babam beni öldürebilir" diye savcılığa başvuran, polise sığınan Ahmet'e sahip çıkamadıkları , onu koruyamadıkları için..Bu tip cinayetlerin önüne geçemedikleri, "iç işlere" karışamadıkları, önceden bir önlem alınamadığı için öfkelendim.
Kendime öfkelendim.. Bu konudaki çalışmalarımı yarım bıraktığım, ben burada hiçbir şey değiştiremem dediğim için.. Toplumsal cinsiyet rollerimiz, ahlak anlayışımız ve kadın-erkek eşitliğimiz konusunda uğraşmama rağmen farkındalık yaratamadığım için..Bireysel çabalarım yetersiz kaldığı için..akademik anlamda bu konuda birşeyler yapma şansım olduğu halde yapamadığım, yapmadığım, asılmadığım için öfkelendim.
Mehmet Binay, Ahmet Yıldız, Caner Alper
Caner Alper, Kerem Can, Mehmet Binay
Zenne Dancer beni içsel hesaplaşmalara, hatırlamaya, sorgulamaya itti yeniden.. Zenne 'de Kerem Can'ın performansı kimi zaman beni Hedwig and the Angry Inch'e kimi zaman da Rocky Horror Picture Show'a götürdü.. Hem ağladım, hem takdir ettim filmi ve yapımcılarını, Caner Alper ve Mehmet Binay'ı..hem Erkan Avcı hem de Kerem Can'ı..





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...